Welcome to Our Website

Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanabilir: Doları altüst edecek uyarı geldi

Gelişmiş ülkelerde bağımsız para politikaları yürütmesi beklenen merkez bankalarının aksine Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yıllardır aldığı kararlar ile AKP’nin piyasalara yönelik arka kapı müdahalelerinde kullandığı bir aparat olmakla eleştirilirken, hem yerel hem de uluslararası olarak büyük bir imaj kaybı yaşadı.

“TARİHİ BİR KUR KRİZİ YAŞANABİLİR”

28 Mayıs sonrası kurumun başına Hafize Gaye Erkan atanırken, ekonominin patronu olarak ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve getirildi.

İki ismin çalışmalarında öncelik 21 Aralık 2021 tarihinde başlayan KKM’ye yoğunlaşırken, uygulamayı tasfiyeye yönelik Resmi Gazete yoluyla bir dizi adım hayata geçirilirken, bu kararları bankalara gönderilen talimatlar ile destekleyen TCMB, 4 hafta üst üste KKM havuzunda bir düşüş yaşanmasına neden olarak toplam mevduatı 102 milyar lira eritmeyi başardı.

Buna karşın, Kur Korumalı Mevduat sistemindeki paranın büyüklüğü, tasfiye edilen rakamın oldukça düşük seviyede kalmasına neden olurken, ilerleyen aylarda atılacak yeni adımlarla ilgili ekonomistlerin büyük endişeleri bulunmakta. Birçok uzman isim, KKM’de yer alan paranın ne kadarının dövizden dönüşümlü kur korumalı mevduat olduğunu bilmedikleri için bu oranın yüzde 70 dolaylarında olması, ve tasfiye sürecinde paranın önemli bir bölümünün yeniden döviz tevdiat hesaplarına yönelmesi halinde Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir kur krizi ile karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulundu.

İlk aşamada 1 yıl süre ile getirilen sistem, geçtiğimiz yılın Aralık ayında yeniden uzatılmıştı. Bu yılın sonunda KKM’nin süresi sonlanacak olsa da, uzmanlar yeni bir uzatma kararının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek, sistemin 2024 yılında tamamen sonlandırılmasının amaçlandığını açıkladı.

Ekonomistler, uygulamadaki paranın TL mevduata yönelmesinin kontrollü bir şekilde gerçekleşmemesi halinde KKM’den çıkacak paranın dövize gidebilme tehlikesi bulunduğuna dikkat çekerken, Ekonomim.com yazarı Alaattin Aktaş; köşesinde kaleme aldığı “KKM’den çıkacak para niye dövize gitsin!” başlıklı yazısı ile bu endişelerin yersiz olduğuna dikkat çekti.

İşte Aktaş’ın açıklamalarından öne çıkanlar…

Kur korumalı mevduatın cazibesini azaltmaya dönük bir dizi adım atıldı ve atılmaya devam ediliyor ya, şimdi de bu konuda bir önyargı hakim olmaya başladı.

“KKM’den çıkan para dövize gider, bu yüzden de kur çok artar…”

Acaba öyle mi olur?

Tabii ki KKM’den yüklü bir çıkış yaşanırsa ve o para dövize giderse kur yükselir, bundan daha doğal ne olabilir ki… Ama birkaç soru var:

– KKM’den yüklü bir çıkış olur mu?

– KKM’den çıkacak para dövize gider mi?

– Ve en önemli soru, dövize gidecek para KKM’den çıkar mı?

Bir kere şimdiye kadar yapılanlar tasarruf sahibinin KKM’den çıkmasını gerektirecek önlemler değil. Yani tasarruf sahibine dönük doğrudan bir yaptırım yok. Getirilen yaptırımlar bankaları ilgilendiriyor. İsteniyor ki bu yaptırımlarla bankalar vatandaşı KKM’den “soğutsun” ve tasarruf sahibinin KKM yapma isteği biraz olsun kırılsın.

Ama sonuçta kararı verecek olan yine tasarruf sahibi. “Ben bu koşullara razıyım, faiz mi düştü, ona da razıyım, kur mu artmıyor, umursamıyorum” diyen vatandaş KKM’ye devam etmek isterse yapılabilecek bir şey yok. En azından şu aşamada yok, çünkü tasarruf sahibine getirilen doğrudan bir engelleme yok.

KKM’DEN ÇIKIŞ ÇOK SINIRLI

Kur korumalı mevduatta çıkış var; var ama bu henüz öyle kayda değer bir düzeyde değil.

KKM 18 Ağustos’tan 15 Eylül’e kadar geçen dört haftada TL bazında 102 milyar, dolar bazında 4.4 milyar azaldı.

Azalmanın oranı TL’de yüzde 3, dolarda yüzde 3.4 düzeyinde.

Dolayısıyla yüzde 3’lerdeki bir azalma, pek de azalma sayılmaz. Ekonomi yönetimi hiç kuşku yok ki Türkiye’nin belli bir zaman diliminde KKM’den tümüyle kurtulmasını istiyor, bunun için çaba gösteriyor.

O yüzden de şimdiye kadarki azalma adeta “çerez” sayılır!

Biraz önce de belirttiğim gibi KKM’nin azalması yönünde şimdiye kadar alınan önlemler, bankaların vatandaşı ikna etmesini sağlamaya dönük. Bankalar bunda ne ölçüde başarılı olabilir, tabii ki zor.

Asıl ikna, dövizin artmayacağının görülmesi ve TL’ye yüksek getiri elde edilmesiyle mümkün olabilir.

Dövizle ilgili “Artmayacak” beklentisini, algısını pekiştirmek çok ama çok zor.

Geriye kalıyor TL’nin getirisi. Bırakalım önümüzdeki bir yıla ilişkin tahminleri… İlk sekiz aydaki enflasyon yüzde 43, yıl sonu için resmi tahmin olan yüzde 65’te kalınırsa son dört aydaki fiyat artışı yüzde 15.4 olacak demektir. Bu da aylık ortalama yüzde 3.7 artış anlamına gelir. Bugünlerde bankalar 32 günlük mevduata aylık bazda yüzde 3.7’lik enflasyonu karşılayacak faiz veriyor mu, hayır; istisnai olarak bazı bankalar veriyor olabilir.

Yani şu durumda mevduat faizi hala döviz için bir alternatif olabilmiş değil, olabilecek gibi de değil. Her ne kadar döviz son aylarda sabit tutuluyorsa da, bu durum artış beklentisini sona erdirmekten çok uzak. Hatta tam tersine döviz uzun süre sabit kalınca günün birinde adeta bir patlama yaşanacağı kanısı daha da güçleniyor.

KKM’DEN ÇIKAN PARA DÖVİZE GİDER Mİ?

Hemen söyleyelim… “Niye gitsin ki!”

Bırakın başkasını, KKM hesabınız olduğunu düşünerek yaklaşın.

Bankada TL cinsi üç ay vadeli KKM hesabınız var ve hesabınızın vadesi birkaç hafta içinde dolacak.

Önünüzdeki seçenekler belli…

Merkez Bankası’nın önceki gün asgari faizi kaldırmasından sonra bankanız muhtemelen faizi yüzde 20 dolayına çekti. KKM’de kalırsanız üç ay için yüzde 5 faiz alacaksınız. Bu oran garanti ama tabii ki düşük. Ancak bu üç ayda kur yüzde 5’ten fazla artarsa bunu alacağınız da garanti. Kur yüzde 6 mı arttı, farkı alacaksınız, kur yüzde 50 mi arttı, kazancınız yüzde 5 değil, yüzde 50 olacak, bu kesin.

Diğer seçenek “Ben yüzde 5 faize razı olmam, KKM’yi bozar paramı çeker, gider döviz alırım” demek… Peki bu durumda kazancınız ne? Kur yüzde 6 artarsa kazancınız bu kadar, yüzde 50 artarsa kazancınız yüzde 50. KKM’de dursanız da bu getiri garantiydi. Üstelik kur çok az artarsa iyi kötü bir faiz getiriniz vardı.

Bu seçenek aslında üçüncü sorunun yanıtı gibi…

“Dövize gidecek para, zaten dövize endekslenmiş bir şekilde dururken ve kur artışı düşük olursa iyi kötü faiz alabilecekken niye KKM’den çıkılıp fiziki olarak döviz alımında kullanılır ya da DTH’ye dönüştürülür ki?”

Bir diğer seçenek de “Döviz artmıyor, KKM’nin faizi de çok düşük, en iyisi ben paramı çekip TL cinsi mevduata yatırayım” demek… Bu enflasyonda bu faizi yeterli görenler için tabii ki iyi bir seçenek…

“HİÇ OLMAZSA ARTIŞ DURSUN!”

Kur korumalı mevduat hesaplarının yapısını, yani ne kadarının doğrudan TL ile ne kadarının döviz dönüşümü yoluyla açıldığını ne yazık ki bilmiyoruz. Bu yüzden KKM’de son bir ayda yaşanan yüzde 3 dolayındaki azalmanın hangi tür hesaplardan kaynaklandığı da meçhul.

Ama şunu öngörmek zor olmasa gerek…

KKM’nin yüzde 60-70 kadarını oluşturduğu tahmin edilen DTH dönüşümlü hesaplarda fazla çıkış olmuyordur. Zaten bu hesaplarda yaşanacak çıkış, TL mevduata geçişle sonuçlanmayacaktır. KKM’ye girmeden önce de döviz tutmakta olan bu hesap sahipleri ne olacak da şimdi birden TL’ye dönecek.

Dolayısıyla son bir ayda yaşanan sınırlı çıkış, büyük ölçüde, zaten eskiden beri TL cinsi tasarrufu tercih edenlerden kaynaklanıyordur. Bu tasarruf sahipleri bir dönem KKM’de kalmış ve şimdi yeniden ya TL faizine dönmüş ya da paralarını başka türlü kullanmak istemişlerdir. Bunlar arasında doğrudan döviz alan olmuş mudur, mümkün ama buna pek ihtimal vermediğimi bir kez daha belirtmek isterim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir