aktivist Langthaler, İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılar sonucu yaşanan insani drama dikkati çekmek ve Filistin halkının sesini duyurmak amacıyla Avusturya’da düzenlemek istedikleri gösterilere yönelik polisin uyguladığı baskıları anlattı.
Langthaler, Filistinlilere uygulanan “soykırıma” karşı çıkmak için binlerce kişinin sokağa çıktığını ancak tarafsız ülke olduğu savunulan Avusturya’da hükümetin, bu tarafsızlık ilkesine aykırı hareket ettiğini söyledi.
AVUSTURYA’NIN İSRAİL’E KOŞULSUZ DESTEĞİNE TEPKİ
Hükümetin, İsrail-Filistin durumuna ilişkin pozisyonunun “aşırılık yanlısı” olarak tanımlanabileceğini belirten Langthaler, şöyle devam etti:
“Hükümet, ilk olarak İsrail bayrağını hükümet binalarına çekti. Bu, İsrail’in işleyeceği bütün suçlara önceden destek verdiğine işaret ediyordu. İsrail’e açık çek verildi. Daha sonra hükümet, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunun Gazze’de ateşkes sağlanması yönündeki karar tasarısına ‘ret’ oyu kullandı. Avusturya tarihinde, böyle bir şey hiç yaşanmamıştı çünkü tarafsızlık ilkesi, tarafsız olmayı gerektirir. Burada söz konusu çatışmada, yanlı ve benzeri görülmemiş bir agresif tutum sergileniyor.”
Langthaler, hükümetin BM karar tasarısında en azından “çekimser” kalabileceğini ancak bunun yerine “ABD’nin vasalı konumundaki bir grup ülkeyle” ret oyu verdiğini kaydederek, bu benzersiz yaklaşımın toplumda ciddi bir tepkiye yol açtığını, bunun üzerine de gösterileri yasaklama fikrinin ortaya çıktığını dile getirdi.
Hükümetin, gösterileri yasaklamak için “Nehirden denize kadar Filistin özgür olacak” sloganını bahane olarak kullandığını vurgulayan Langthaler, iktidarın bu sloganı kullananları, “terörist, soykırımcı, bütün Yahudileri öldürmek isteyen kişiler” olarak damgaladığına dikkati çekti.
‘İSRAİL, GERÇEK BİR APARTHEİD DEVLETİ’
Langthaler, bu sloganı kullanmaktan imtina etmedikleri için gösterilerinin yasaklandığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizim bakış açımıza göre, İsrail, nehirden denize yalnız Yahudilerin bütün haklara sahip olarak yaşadığı bir Apartheid devleti, Filistinliler ise Kızılderili muamelesi görüyor. Oranın asıl halkına baskı uygulanıyor. İsrail, nehirden denize gerçek bir Apartheid devleti. Biz nehirden denize herkes için demokratik bir ülkeyi savunuyoruz. Onlar, şiddet üretiyor, biz ise barış yanlısıyız. Onlar işgal ediyor, biz ise herkese eşitlik istiyoruz. Buna rağmen biz yasaklanıyoruz, bu tarifsiz bir durum.”
Bu slogandan ötürü antisemitist suçlamasına maruz kaldıklarının altını çizen Langthaler, dünkü Nazi ve antisemitist oluşumlarla aralarına mesafe koyamayanların kendilerine bu suçlamada bulunduğuna dikkati çekti.
Langthaler, “söz konusu slogan bahanesiyle kendilerine tasma takılmak istendiğini”, bu sloganı kullanmayan küçük eylemlere müsaade edildiğini ancak kendilerine karşı çok katı bir tutum sergilendiğini anlattı.
‘FİLİSTİNLİLERİ TEMSİLEN AYAKKABI KONULMASINA İZİN VERİLMEDİ’
İktidarın bu tutumu karşısında yeni strateji geliştirerek farklı bir eylem yapmak istediklerini, buna da izin verilmediğini aktaran Langthaler, şunları kaydetti:
“Filistinlilerin sesini kesmek istiyorlar, asıl husus bununla ilgili çünkü Filistinliler soykırıma karşı ayağa kalkıyor, bu duyulmamalı. Biz de dedik ki ‘madem Filistinlilerin konuşmasını istemiyorsunuz, o zaman ayakkabılarının kamuya açık bir yerde durmasına izin verin.’ Böylelikle bilinsin ki en azından (Filistinliler) varlar, Filistinliler için var olma hakkı tanınsın.
Cumhurbaşkanlığı binası önünde bir eylem yapmak için başvuruda bulunduk. Filistinlileri temsil etmek amacıyla 10 bin ayakkabı yerleştirilecekti, ayakkabıları insanlar getirecekti ama bunu da yasakladılar. Sessiz bir eylem, bizim ağzımızdan bir kelime çıkmayacaktı, ayakkabıların konuşmasına müsaade et, hayır buna bile izin verilmedi.”
Langthaler, gösteri, düşünce ve fikir özgürlüğünün cumhuriyetin ve anayasanın en temel unsurları olduğunu, bu değerlerin iktidarın kurgularının çok üstünde yer aldığını, gösterileri yasaklamak suretiyle anayasaya zarar verildiğini vurgulayarak, yasağa rağmen eylem yapma kararı aldıklarını söyledi.
‘6 SAAT GÖSTERİCİ 10 SAAT ALIKONULDU’
4 Kasım Cumartesi günü yapılması planlanan gösteriye binlerce kişinin katılmasını beklediklerini ancak polisin, gösterinin yapılacağı meydanı tamamen kapattığını, gelenlerin geri dönmek zorunda kaldığını anlatan Langthaler, şunları söyledi:
“Biz, söz konusu sloganın yasaklanmasına izin vermedik. Düşünce özgürlüğünü baskı altına alma hususunda ne kadar ciddi olduklarını göstermek için bizden 6 kişiyi gözaltına aldılar ve 10 saat alıkoydular. Bütün bu gözaltı ve sert tutum, bana ve Filistin’in yanında yer alan muhaliflere bir mesajdı. Bizim düşünce özgürlüğümüzü baskı altına almayı sürdürme yaklaşımı içindeler. Bu tutumun farkındayız, buna göre de yanıt vereceğiz.”
Filistin halkının sesini duyurmak için gösterileri sürdüreceklerini, mevcut baskıları kırabilmek için farklı yöntemlere başvuracaklarını belirten Langthaler, hükümetin gösterileri yasaklayarak siyaseten ciddi kayıp yaşayacağını vurguladı.
Langthaler, Gazze’de 10 bine yakın Filistinlinin ölümüne neden olan İsrail saldırılarına işaret ederek, “İsrail’in bir halkı tamamen ortadan kaldırmaya çalıştığı, soykırım yaptığı” değerlendirmesinde bulundu.
Aktivist Langthaler, şöyle devam etti:
“Bu, korkunç bir durum, en az bunun kadar korkunç olan ise bu hakikatin ne yazık ki bizde dile getirilmiyor olması. Ukrayna savaşına kıyasla ki bir yılı aşkın süredir devam ediyor, daha az zaman diliminde daha fazla sivil hayatını kaybetti. İsrail, sivilleri, çocukları hedef alıyor, asıl hedef bu. Bunu esasında ifade ettiler, yeni bir Nekbe yapmak istiyorlar.”
Filistinlilerin bir bütün olarak direnişi sürdürdüğünü vurgulayan Langthaler, İsrail’in başarılı olamayacağını, siyasi ve askeri açıdan zayıflayacağını söyledi.