İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran tahminlerini paylaştı: Enflasyon ve faiz ne olacak?
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, yıl sonu enflasyonunu yüzde 28,5–29,5 aralığında öngördüklerini, TCMB’nin ise yıl sonuna kadar 800 baz puanlık faiz indirim alanı bulunduğunu söyledi.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, 26 Ağustos 1924 tarihinde kurulan Türkiye İş Bankası’nın kuruluş yıl dönümü vesilesiyle yaptığı açıklamada, ekonomiye ilişkin yorum ve değerlendirmelerini paylaştı.
Aran, küresel çaptaki tahminlere bakıldığında 2024’te yüzde 5,6 olan küresel enflasyonun 2025’te yüzde 4,2’ye, 2026’da yüzde 3,6’ya düşmesinin, küresel büyümede ise yüzde 3 seviyesinde yatay bir seyir olacağının beklendiğini belirtti.
Tarife savaşlarının dünyada faiz indirim baskısıyla birleşmesinin küresel enflasyonun yatay seyretmesine, bu nedenle küresel enflasyonun yüzde 5,6 seviyesinde bir süre daha kalmasına neden olabileceğine işaret eden Aran, bunun Türkiye’yi de etkileyeceğini söyledi.
ABD’ye mal satamayan Çin’in dünyanın geri kalan yerlerinde ticaret dengelerini nasıl değiştireceğinin merak konusu olduğunun altını çizen Aran, değişen ticaret dengelerinin Türkiye gibi küresel talebin düştüğü ve özellikle içerideki maliyetler de arttığı için ihracat konusunda fiyatlamada ve hacimde sorun yaşayan ülkelerin, Çin ile daha zorlu bir rekabete gireceğini belirtti.
Aran, bunun aslında üreten, üretimde ve ihracatta söz sahibi olmak isteyen tüm ülkeler için bir sorun olacağına dikkati çekti.
“Küresel anlamda önümüzdeki iki yıl kritik”
Hakan Aran, küresel anlamda gelecek iki yılın çok yakından takip edilerek sürekli analiz yapılması, Türkiye’nin özellikle verimlilik konusuna daha çok eğilmesi gereken kritik bir dönem olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Çin faktörü, Çin’in ticarette rekabet değiştirici hamleleri muhtemelen bazı yatırımları tekrar gözden geçirmemize neden olabilecek. Özellikle Çin’in ve bizim ürettiğimiz, Avrupa Birliği’ne ihraç ettiğimiz ortak ürünlerde Amerika’nın Çin’e karşı yaklaşımını Avrupa Birliği’nin de Çin’e karşı uygulaması halinde ülke olarak avantaj elde edebiliriz. Avrupa Birliği Çin’e Amerika gibi yaklaşmaz ve daha sıcak bir yaklaşım sergilerse, AB pazarında çok önemli müşterilerimizi Çin’e kaybedebiliriz, AB pazarına daha az ürün satabilir duruma düşebiliriz. Küresel ekonomide tarife savaşlarının ve etkilerinin Türkiye’yi çok yakından etkileme potansiyeli var. O nedenle gelişmeleri çok yakından izlememiz ve olumsuz etkileri minimize edecek aksiyonlar almamız gerekir.”
Hakan Aran, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) eylül toplantısında yapması beklenen faiz indiriminin ardından, aralık ayında bir indirime daha gitmesinin muhtemel göründüğünü ifade etti.
Türkiye’ye ilişkin enflasyon ve faiz tahminlerini paylaştı
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, makroekonomiye ilişkin yıl sonu tahminlerine de değinerek, “Yılın kalan dönemine dair aylık enflasyon projeksiyonunu yaptığımızda, bu yılın şartlarına göre olası enflasyonist etkileri dikkate aldığımızda ve dünyada da makro düzeyde konuştuğumuz enerji fiyatlarında, gıda fiyatlarında sıra dışı bir gelişmenin olmadığını varsaydığımızda yıl sonunda enflasyonun yüzde 28,5-29,5 bant aralığında bir yerde olabileceğini söyleyebilirim” dedi.
TCMB’nin 3. Enflasyon Raporu’ndaki söylemlerinde de vurguladığı gibi şahin duruşu devam ettirdiğini belirten Aran, “Merkez Bankasının yılın kalanında 800 baz puanlık bir faiz indirimi alanı olduğunu düşünüyorum. Politika faizinin yıl sonunda yüzde 35 seviyesine kadar inmesi, 6 puanlık bir reel faizle önümüzdeki seneye giriş anlamı taşıyor. Bu alanın tümünü gerçekten kullanır mı, kullanmaz mı, nasıl değerlendirir elbette veriye ve gelişmelere dayalı olarak göreceğiz ama bende bu alanı kullanacakmış izlenimi yaratan unsur, rezervlerindeki güçlü artış ve sanayideki daralma” diye konuştu.
“3. Enflasyon Raporu önümüzdeki yılı daha öngörülebilir yaptı”
Hakan Aran, Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon tahminleriyle hedeflerini ayırmasını da aslında yönetişim kalitesi ve Merkez Bankasının etkinliğini, gücünü, hesap verilebilirliğini artırması anlamında çok kıymetli bulduğunu vurguladı.
Raporda ortaya konulan ara hedef ve tahminlerin para politikası açısından gelecek yılı daha öngörülebilir duruma getirdiğini belirten Aran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Globalde ve tüm gelişmekte olan ülkelerde hareketlilik varken, bölgesel ve yerel anlamda da gelişmeler oluyorken 2027 ile ilgili olan tahminler de 2026 içinde revize edilmeye ihtiyaç duyulur. Hiçbir zaman bu tarz dinamik bir ortamda 2027’yi net olarak öngöremeyiz. Reel sektör, bankalar, finans kesimi dahil herkesin takdir ettiği ara hedefler yaklaşımını, beklentilerin doğru şekillenmesine yardımcı olacak, para politikasının etkinliğini artıracak, dezenflasyon sürecinin başarıya ulaşmasını sağlayacak çok önemli bir unsur olarak görüyorum. Raporda yapılan değişikliklerin de son derece isabetli ve yerinde olduğunu düşünüyorum.”
“Kredilerde enflasyon beklentileriyle uyumlu gidişat var”
Hakan Aran, Merkez Bankası’nın dezenflasyon patikasıyla kredi büyümesi arasındaki uyuma ilişkin de temmuz sonu enflasyon rakamının yüzde 33,52 olduğunu, buna karşılık Türk lirası cinsi KOBİ kredilerindeki büyümenin yüzde 33,3, ticari kredilerdeki büyümenin yüzde 31,6 seviyesinde gerçekleştiğini, dolayısıyla KOBİ ve ticari kredilerde Merkez Bankası politikaları ile uyumlu bir tablo olduğunu söyledi.
Yabancı para kredi büyümesinin Merkez Bankası öngörülerine paralel gitmemesi üzerine o alana da sınır getirildiğini anımsatan Hakan Aran, bunun sonucunda ağustos başı itibarıyla yabancı para kredilerdeki büyümenin yüzde 21,4’e gerilediğini belirtti.
Hem KOBİ hem ticari hem de yabancı para kredilerde enflasyon beklentileriyle son derece uyumlu bir gidişat olduğunu belirten Aran, “Dolayısıyla dezenflasyon patikası için Merkez Bankasını endişelendirecek bir kredi genişleme tablosu yok” dedi.
“Enflasyon hedeflerinden sapmaya neden olabilir”
Aran, küresel anlamda enerji ve gıda fiyatlarının dışsal faktörler olduğunun altını çizerek, hem enerji fiyatlarında beklenmedik bir sıçrama hem de gıda fiyatlarında iklim bağlantılı konular veya jeopolitik risklerle ilgili olabilecek artışın Türkiye’nin enflasyon hedeflerinden sapmaya neden olabileceğini söyledi.
Hakan Aran, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir kontrolümüzde olan faktörler var, bir de kontrolümüzde olmayan küresel faktörler var. Küresel gıda fiyatları ve iklim bağlantılı olarak yaşayacağımız olumsuz gelişmeler bizim elimizde olmayan konular. Bütün dünyayla beraber hareket ettiğimiz zaman bu sorunlardan aynı şekilde etkileniriz, fırsatları eşit şekilde kaçırırız. Tüm gelişmekte olan ülkeleri eşit etkileyecek faktörleri hep beraber göğüsleyeceğimize inanıyorum. Burada önemli olan, içeride kendi koyduğumuz hedef ve politikalardan sapmamak.” (AA)